top of page

California'da Adım Adım Doğum

  • http://californiadogum.blogspot.com.tr/ sitesinden
  • 14 Nis 2017
  • 5 dakikada okunur

Bebeğimiz Geliyor !

Her günümüz heyecanla geçiyordu. Bugün gelecek, yarın gelecek derken 10 Şubat olmuştu. Fakat bizim oğlandan ses seda yoktu. Ne suyum gelmişti ne de nişan denilen şey. Artık yürümek, uyumak kimi zaman nefes almak bile çok zorlaşmıştı. Bir an önce bebeğimize kavuşmayı bekliyorduk. Bu sırada annem, eşi ve 3 yaşındaki kız kardeşimde yanımıza gelmişlerdi. Yaklaşık 1 ay yanımızda kalacaklardı. Doğum öncesinde 2 hafta boyunca birlikte vakit geçirmiştik. Annemin yanımda olduğu için ne kadar şanslı olduğumu doğum sonrasında anlayacaktım.

Doktorumuzun dediği gibi 12 şubat saat 00.00'da hastaneye giriş yaptık. Öncelikle prosedür gereği hasta kayıt formunu doldurduk. Bizi odamıza yönlendirdiler. Öncelikle hemşire birçok soru sordu. Ailede olan hastalıklar, kullandığım ilaçlar, geçirdiğim operasyon olup olmadığı gibi. Hatta daha önce intihara teşebbüs edip etmediğim bile sorular arasındaydı. Bu soruların ardından öncelikle rahim ağzı kontrolü yapıldı. Ardından vajinanın açılması için şişmemiş bir balona benzeyen bir şeyi vajinaya yerleştirdiler. Sonrasında da serumla oksitosin vermeye başladılar. Hemşire ilk olarak 2-3 saat ayağa kalkmamı söyledi. Sonrasında ayağa kalkabileceğimi söyledi. Bir yandan da bebeğin kalp atışlarını dinlemeye başladılar. Ek bir bilgi olarak, size verdikleri her serum ve ilaçta isminizi, soy isminizi ve doğum tarihinizi söylemenizi bekliyorlar. Böylelikle kendinizde olmadığınız zamanlarda size sormadan herhangi bir uygulama yapamıyorlar. Her yapılan işlemde odanızda bulunan bilgisayardan dosyanıza işleniyor. Tahmini doğum saatini ise ilk olarak öğlen 14:00 -15:00 arası olarak verdiler. Uzun bekleyiş başlamıştı. Herhangi bir ağrı hissetmiyordum. Sadece idrar torbamda bir baskı hissediyordum. Annem o gece benimle birlikteydi. Eşim ise eve dönmüştü.

Sabah saat 10:00 sularında suyum geldi. Hemşire yaptığı kontrolde doğumun normale döndüğünü ve suyun gelmesinin iyi bir durum olduğunu söyledi. Yani doğum süreci normale dönmüştü. Saat 12:00 civarında ise gerçek doğum sancıları olmaya başladı. İlk etapta dayanabilecek acılardı fakat saatler ilerledikçe ağrılar 10 üzerinden 8 vurmaya başladı. her 10 - 15 dakikada yaklaşık 1 dakika süren güçlü sancılar geliyordu. Daha fazla bu acıya dayanamayacağımı anlayınca epidural zaten yaptıracaktım, bu yüzden hemen yapmalarını istedim. Hemen bir anestezi uzmanı geldi. Kuyruk sokumunun biraz üstüne sonda takıldı. Tabi takılırken hiçbir şekilde kıpırdamamak gerekiyordu. Ağrılarım oldukça arttığı için takılana kadar oldukça zorlandığımı belirtmem gerekir. Canım da oldukça acımıştı. Neyse ki acısı çabuk geçen bir işlemdi. Epidural verildikten yaklaşık 10- 15 dakika sonra ağrılarım sona erdi.

Bu sırada hemşire vajinamı kontrol etti ve açılmanın 3-4 cm olduğunu söyledi. Daha beklememiz gerekiyordu. Saat 17:00'a kadar herhangi bir ağrı hissetmedim. Hatta doğumun oldukça kolay olacağını düşünmeye bile başlamıştım. Fakat ağrılar tekrar başladı. Hem de çok şiddetli bir şekilde. Epiduralin etkisi geçiyordu. Yaklaşık 1 saat sonra anesteziciden bir doz daha yapmasını istedik. Dayanılacak gibi değildi. Gerçekten regl ağrısının 30 katı bir ağrıymış. Sanki kızgın demir bir sopayı belinize batırıyorlardı. Anestezi uzmanı bir dozun yarısını kullandı fakat hiçbir etkisi olmadı. 1 saat sonra ağrı geçmeyince tekrar çağırdık ve tam bir doz yaptı. Sancılarım biraz hafifler gibi oldu fakat kısa bir süre sonra sancılar tekrar etkisini göstermeye başladı. Bu sırada saat 20:00 olmuştu ve açılma 6 cm civarındaydı. Beklemeye devam ediyorduk. Sancılar beni oldukça yormuştu. Hastaneye geldiğimde hafif grip gibiydim. Burnum tıkalıydı ve boğazım ağrıyordu. Hastanede su bile içemediğim için sadece buz yememe izin vardı. Bu da iyice hastalanmama neden olmuştu. Burnumdan nefes alamıyordum. Bu yüzden doğum için gerekli nefes egzersizlerini de doğru yapamıyordum. Ben sancılarla baş etmeye çalışırken saat 00:00 olmuştu. Açılma 7-8 cm civarındaydı. Hastaneye geleli 24 saat olmuştu ve doğum hala başlamamıştı. Annem, ve eşim artık oldukça gerginlerdi. Bana hissettirmemeye çalışsalar da anlayabiliyordum. Merakla ne olacağını bekliyordum. Sancılarım artık dayanılmaz boyuttaydı. Epidural fayda etmiyordu. Acıdan beynim uyuşmuştu gerçekten. Rüyalar görmeye başlamıştım. Saat 02:00'de doktorum geldi. Daha fazla beklemenin bebek için riskli olacağını, açılmanın 9 cm olduğunu ve doğum için 1 cm daha açılma olması gerektiğini söyledi. Bu yüzden sezeryan olmam gerektiğini söyledi. İşte o an gerçekten yıkılmıştım. O kadar acı çektikten sonra nasıl sezeryan olabilirdim. Sezeryan olmak istemiyordum. Doktor ısrarla böyle olması gerektiğini söyleyince yapacak bir şeyimiz kalmamıştı. Annem ise oldukça endişeliydi. Çünkü bebeğin yola girdiğini söylemişlerdi. Yola giren bir bebeği nasıl sezeryan ile alacaklardı ? Bu endişelerini tabi doğum sonrasında öğrenmiştim.

Hemşireler beni sancılar içinde ameliyat odasına gitmek için hazırladılar. Saat 03.00'da ameliyathanedeydik. Annem sezeryan sırasında yanımda duracaktı. Bu arada cep telefonu elinde hazır bekliyordu. Sağolsun doğum fotoğrafçılarını aratmayacak fotoğraflar çekmişti. Belimden aşağısını lokal anestezi ile uyuşturdular. Tüm ağrılarım bitmişti. Fakat çok fazla kendimde değildim. Uyuma isteğim oldukça fazlaydı. Bir yandan bebeğimi bir an önce sağlıkla kucağıma almak istiyordum. Böyle karışık duygular içerisindeyken oğlumun sesi duyuldu. Saat 03:19'da doğum gerçekleşti. Doktorların "Ooo Big Boy " seslerini duyuyordum. Fakat ne olduğunu anlayamıyordum tam olarak.

Annem yanıma gelerek 4 kilo 610 gram doğduğunu söylediğinde gelen seslere anlam verebildim. Bu yüzden o kadar saat beklemiştik. Bebeğim kilolu olduğundan normal doğum gerçekleşmemişti. Bebeğimi temizledikten sonra bir örtüye sararak yanıma getirdiler. O an yaşadığım duygu yoğunluğunu anneler bilir elbette. Tarifi mümkün olmayan bir his. Zırıl zırıl ağlayan bebek yanıma getirdiklerinde susmuştu ve gözlerimin içine bakıyordu. O an nasıl güzel bir bebek diye düşündüm. Sonrasında bebeğimizi yıkamak için hemşireler bebek odasına götürdüler. Tam bir tosuncuk dünyaya getirmiştim. Kilosuna inanamıyordum. Bu konuda doktorumuz da bizi yanıltmıştı. Benimde dikişlerimi tamamladıktan sonra saat 04:00 gibi odama aldılar.

Hemşireler oldukça ilgiliydi. Bebeğimi odama getirdiklerinde hemen emzirmem için yardım ettiler. Saatlerdir aç olan bebeğim emmek konusunda sorun yaratmadı. Türkiye'de doğum yapan tanıdıklarımın doğum sonrasında hemşirelerin ilgisizliğinden yakındığını birçok kez duymuştum. Bu yüzden gerçekten şanslıydım. Çünkü kimi zaman ilgiden bunalacak kadar hemşire gidip gelmişti.

Doğum sonrasında bizi başka bir odaya aldılar. Bu arada her saat başı hem bebeğimi hemde beni kontrol ediyorlardı. Hasta bakımı gerçekten süper bir hastaneydi. Bebeğimizin ayak bileğine bir de alarm takmışlardı. Bu sayede sizin bilginiz olmadan doğum katından bebeğinizin çıkarılması imkansızdı. Böyle bir durum olduğunda hastanedeki tüm alarmlar çalmaya başlıyor ve dış kapılar otomatik olarak kilitleniyordu. Güvenlik maksimum seviyedeydi.

Hastanede 5 gece 6 gün geçirdik. Oğlumun sarılık değerleri riskli olduğundan kontrol amaçlı fazladan kalmak durumundaydık. Neyse ki son gün kan değerleri normale döndü ve ışın tedavisi görmek zorunda kalmadı. Ben ise sezeryan sonrasında kendimi tabi ki çok iyi hissetmiyordum. Doğum sırasında sadece buz yediğim için boğazım .çok kötü olmuştu. Çok fazla öksürüyordum. Bu da dikişlerimin acımasına neden oluyordu. Karnıma yastık bastırarak öksürüyordum. Yüzümün, ayaklarımın şiş olması ayrıca moral bozmuyor değildi. Karnımda hala oldukça şişti. Karnım sanki 5 aylık hamileymişim gibiydi. Doktorlar bu şişliklerin 1-2 hafta içinde geçeceğini söylemişlerdi. Doğumdan 2 gün sonra artık ayağa kalkıp yürümem gerektiğini söylediler. Eşim ile birlikte ilk zaman zor da olsa ufak adımlar ile hastane içerisinde yürüyüş yaptık. Bunun dışında duş almama müsaade etmişlerdi. Bandajlarımı çıkarmadan duş aldım. Bu beni çok rahatlatmıştı. Bu sırada Mürvet Hanım'da ziyaretimize geldi. Bizi çok mutlu ettiler. Artık aile gibi olmuştuk. Bize çok yardımları dokunmuştu.

Sonunda17 Şubat tarihinde hastaneden çıkışımızı yaptık. Hastaneden çıkış yapmadan önce yine bir takım işlemler yapılıyor. Öncelikle bir hemşire gelip sizi psikolojik açıdan test ediyor. Bazı sorular soruyor. Bunun yanı sıra evde neler yapmanız gerektiğini anlatıyorlar. İmzalamanız gereken birkaç evraktan sonra birde ufak bir hediyeleri oluyor. Süt saklama çantası. Oldukça hoş ve ihtiyaç olabilecek nazik bir hediye. Birde hastanenin adının yazdığı bir body hediye ediyorlar. Hastaneden çıkarken de elinizi kolunuzu sallayarak çıkamıyorsunuz. Bunun bile prosedürü var. 2 tane genç çocuk tekerlekli sandalye ve valiz taşıma standıyla odanıza geliyorlar. Anne bebeğini kucağına alarak tekerlekli sandalyeye oturuyor. Valizlerinizi taşıma standına alıyorlar. Çıkış kapısına kadar böyle gidiyorsunuz. Çıkış kapısında tekerlekli sandalyeden iniyor ve bebeğinizi car seat'e koyuyorsunuz.


 
 
 

Comments


bottom of page